İzmir'in tekstil kenti havlu attı

İzmir'de tekstil sektörünü geliştirirken kadın istihdamını da artırmak amacıyla 1996'da kurulan BEGOS'ta tekstil firmaları bir bir kapanırken, yerini gıda firmaları alıyor. BEGOS Yönetim Kurulu Başkanı Bilgehan Seyfeli, kendi fabrikasında bile çalışan sayısını 250'den 70'e düşürmek zorunda kaldığını belirterek, "Bankacılar çay bile içmeye uğramıyor" dedi

Nihat Delibaşı Nihat Delibaşı Yayınlanma: 18 Kas 2025 - 09:20 Güncelleme: 18 Kas 2025 - 14:26

Buca ve bölgesindeki yoksul semtlerde özellikle kadın istihdamını geliştirmek için temelleri 1996 yılında atılan Buca Ege Organize Sanayi Bölgesi zor günlerden geçiyor. Tekstil kent olarak kurulan bölge, sektörün içinde bulunduğu krizden dolayı sürekli kan kaybederken, tekstil fabrikaları yerini gıda firmalarına bırakıyor.

BEGOS Yönetim Kurulu Başkanı Bilgehan Seyfeli

BEGOS Yönetim Kurulu Başkanı Bilgehan Seyfeli

Türkiye’de iki yıla yaklaşan yüksek faiz – baskılanmış kur politikası, tekstil, hazır giyim ve konfeksiyon sektörünü tarihinin en zorlu dönemine sürükledi. Sektör temsilcilerine göre 10 binden fazla işyeri kapandı. İstihdam kaybı 360 bin kişiye ulaştı. Buca Ege Organize Sanayi Bölgesi (BEGOS) Yönetim Kurulu Başkanı Bilgehan Seyfeli, “Sektör yokuş aşağı gidiyor ve artık üretim yapısı bile değişmeye başladı” diyerek tabloyu özetledi.

BEGOS’TA SEKTÖR EL DEĞİŞTİRİYOR

130 fabrikanın faaliyet gösterdiği BEGOS’ta, uzun yıllar bölgenin omurgasını oluşturan hazır giyim ve konfeksiyon üreticilerinin oranı %67’den %48’e geriledi. Son dönemde özellikle gıda firmaları bölgeye yerleşirken, hazır giyim konfeksiyon sektörünün rekabet gücü de hızla erimeye devam ediyor. Bu durumu yorumlayan Seyfeli, “Kurun enflasyon kadar artmaması belimizi büküyor. Ana pazarımız Avrupa. Yakınlık ve fiyat avantajlarımız bir bir eridi. Uzakdoğu yetmezmiş gibi Portekiz bile bizden pay kapıyor. Mısır ise her geçen gün öne çıkıyor. İşin kötüsü, sadece üretim değil, know-how da oraya taşınıyor” dedi.

“GÖZDEN ÇIKARILDIYSAK BİLMEK HAKKIMIZ”

Türk hazır giyim sektörünün kaybettiği müşterilerin geri dönmesinin çok zor olduğunu vurgulayan Seyfeli, sektörün stratejik olarak kaderine terk edildiği endişesini dile getirdi. Seyfeli, “Savunma sanayi gururumuz ama diğer tarafta hazır giyimin gözden çıkarıldığı izlenimi acı şekilde güçleniyor. Alıcılarla sıfıra yakın kârla çalışıyoruz. Katma değerli ihracatta üçüncü sırada olan bir sektörün geldiği nokta alarm veriyor” diye konuştu. Uygulanan ekonomi politikasının üretimi ve istihdamı vurduğunu anlatan Seyfeli, "Örneğin biz firma olarak 250 kişiden 70 kişiye düştük. 13-14 milyon dolar olan ihracatımız 4-5 milyon dolara indi. Birkaç yıl önce AVM’lerde Made in Turkey etiketini görünce sevinirdik. Şimdi ürünlerde bu etiketi görmek neredeyse imkânsız hale geldi. Tablo giderek ağırlaşıyor” görüşünü dile getirdi.

"BANKACILAR ÇAYA BİLE GELMİYOR"

Finansmana erişimde yaşanan tıkanmaya dikkat çeken Seyfeli, şunları söyledi: “35-40 yıldır bu sektörün içindeyim. Kredi maliyetleri %35–40’lara dayanmışken, %2-3 kâr eden firmaya ‘nasıl ödeyeceksin’ diye soruyorlar. Eximbank bile sektörde uzaklaştı. Bankacılar çay içmeye uğramıyor artık. Eskiden “zengin olmak istiyorsan hazır giyim yapacaksın, zengin kalmak istiyorsan zamanında bırakacaksın” denirdi. Tam olarak o noktadayız.”

Türkiye’nin moda endüstrisine yönelik stratejik bir politika geliştirmediğini savunan Seyfeli, dünyanın dev markalarının devlet desteğiyle büyüdüğünü hatırlattı. Seyfeli, “İnditex yokken Vakko vardı, Mudo vardı. Biz yerel kaldık, onlar dünya devi oldu. Çünkü İspanya devleti bu endüstriyi sahiplenip büyüttü. KOBİ niteliğindeki Türk üreticisi ise yalnız bırakıldı” dedi.

YORUMLAR

0

Yorum Yap

BU KATEGORİDEN DİĞER HABERLER