
ALPER TEMİZ'İN HABERİ
CHP’nin Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’ne Tarım ve Orman Politika Kurulu Başkanı olarak giren Sencer Solakoğlu, hayvancılık sektörünü ikiye böldü. Bursa’da 2 bin baş hayvan çiftliği olan ve büyük çiftlik sahibi kategorisinde olan Solakoğlu, endüstriyel tarım ve hayvancılığa karşı çıkanların eleştiri oklarına hedef olurken, sektörün diğer temsilcileri ise Solakoğlu’nun geliştireceği politikalardan umutlu.
Türkiye’nin önde gelen ziraat mühendislerinden Prof. Dr. Tayfun Özkaya, “Solakoğlu’nun tercih edilmesi umarım ekolojik, sosyal ve ekonomik açıdan olumsuz dev tarım işletmelerin ve endüstriyel tarımın olumlanması yönünde bir işaret olmaz” dedi. Tire’de hayvancılık yapan Titar Tarım Hayvancılık firmasının Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Doğan ise Solakoğlu’nun geliştireceği politikalardan umutlu olduklarını belirtirken, “Orta ve küçük işletmelerle koordinasyon içinde olan büyük işletmeler hayvancılık sektörünün güvencesi” diye konuştu.

ÖZKAYA: “ÖLÇEK DEĞİL POLİTİKA”
Prof. Dr. Tayfun Özkaya, AK Parti iktidarının ithalata dayalı tarım politikaları uyguladığını belirterek, “Açık oluştuğunda hemen ithalat yoluna gidiliyor. İthalat yerli üretimi çökerten bir mekanizmaya dönüştü. Sonuçta çiftçi üretimden kopuyor. Solakoğlu da ithalat yapılmaması gerektiğini söylüyor ama bunun yerine gerçek destek mekanizmaları kurulmalı” dedi.
Süt ve hayvancılıkta mevcut desteklerin yetersizliğine dikkat çeken Özkaya, “Yem fiyatlarıyla süt fiyatları arasında dengesizlik var. Türkiye’de geçmişte kurulmuş çok büyük süt işletmeleri, örneğin Urfa’dakiler, bugün kapalı. Çalışmıyorlar çünkü kârlı değiller. Üstelik 2 bin başlık işletmeler ekolojik krizlere yol açıyor. Gübreler lagünlere atılıyor, yer altı suları kirleniyor, aşırı su tüketimi ortaya çıkıyor. Bu model Türkiye genelinde uygulanırsa çok daha büyük bir felaketle karşılaşırız” diye konuştu.

Özkaya, endüstriyel tarım değil agro-ekolojik dönüşüme vurgu yaparak, şunları önerdi: “Merada otlamayan hayvanların et ve sütünde omega-3, CLA ve K vitamini gibi çok önemli besin ögeleri neredeyse sıfırlanıyor. Bu ürünleri tüketen toplumda kanser başta olmak üzere birçok hastalık artıyor. Hayvancılıkla bitkisel üretim entegre edilmeli. Meralar güçlendirilip, madencilik tarafından tahrip edilmesinin önüne geçilmeli.”

DOĞAN: “ÇÖZÜM DOĞRU PLANLAMA”
Mehmet Doğan ise Türkiye’nin mevcut sosyoekonomik ve kültürel koşullarında büyük işletmelerin kaçınılmaz olduğunu savunuyor. Doğan, “Büyük işletmelere ihtiyaç var. Kırsalda insanlar tarımdan elini çekti. Orta ölçekli işletmeler de yeterince yaygınlaşamadı. Sorun ölçekten çok yer seçimi ve planlamada. Küçük Menderes gibi havzalar büyük işletmeleri kaldırmıyor olabilir ama doğru havzalarda bu mümkündür. Yanlış yer seçimi olursa elbette sorun çıkar. Toplumsal gıda güvenliği açısından büyük işletmelerin varlığı doğrudur. Ancak küçük işletmelerin de yaşaması gerekir” dedi.

Köylülerin tarım ve hayvancılıktan elini çektiği için meraların boş kaldığını belirten Doğan, meraların işletmelere tahsis edilmesini önerdi. Doğan, büyük işletmelerde sağlıklı hayvancılık yapıldığını, herhangi bir sıkıntı yaşanmadığını söyledi.
YORUMLAR
0Yorum Yap